Bir Öğretmenler Günü'nu daha karşılıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün hem "Başöğretmen" unvanını hem de "Atatürk" soyadını aldığı 24 Kasım'da, Cumhuriyetin eğitim ordusunun bir neferi olmaktan gurur duyarak yurdun dört bir köşesinde eğitime emek veren meslektaşlarımın Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğretmenlik üzerine coo şey söylenecek. Ne kadar kutsal bir iş yaptığımız tekrarlanacak ve her yıl olduğu gibi öğretmenlik hakkında en az söz öğretmenler tarafından söylenecek. Bir öğretmen olarak mesleğimize bizim penceremizden bakabilmenizi istiyorum.
Mesleğin her kademesinde en sık karşılaşılan sorunların başında şiddet gelmekte. Her öğretmen meslek yaşamı boyunca en az bir defa da olsa sözel veya fiziksel şiddetle karşı karşıya kalıyor. Ne yazık ki en yetkili kurum olan MEB, bizlerle beraber yaşananları kınamaktan öteye gidemiyor. Geride bıraktığımız haftalara damgasını vuran öğretmen intiharları, egitimciye şiddet haberleri, aranmayıp çeşitli işlerde çalışan öğretmenler ve cumhuriyetin fikri hür irfanı hür vicdanı hur nesillerini yetiştirdiği için terör örgütü PKK'nin hedefi olan öğretmen haberleri, yıllardır süregelen ve iktidarın yanlış politikalarının doğal bir sonucudur.
Öğretmenlik bir uzmanlık mesleğidir. Onun için ücretlisi, sozlesmelisi b'lisi c'lisi olmamalıdır. Her öğretmen cağın gereklerine uygun bireyler yetiştirecek donanımdadır. MEB'in gerici vakıf ve dernekler ile imzaladığı protokoller, hem öğretmeni yetersiz göstermekte hem de eğitimi bilimsellikten uzaklaştırarak gericilestirmektedir.
PISA ve TIMSS gibi uluslararası ölçekli sınavlardan sonra fatura hep egitimciye kesilmektedir. Oysa ki sık sık değişen eğitim sistemi ve ders programlarının uygulayıcısı öğretmenin bu alanlara etkisi çok sınırlı olmaktadır. OECD ülkeleriyle rekabet ettiği söylenen eğitim sistemimizin büyük paydaşlarından olan öğretmenlerin yaşam standartları bu ülkelerdeki meslektaşlarının çok altındadır. Kendini geliştirebilmiş, kültürlü ve mutlu öğretmenler, donanımlı nesiller yetistirebilmenin anahtarıdır.
Atanmak için yıllarını harcayan, sansliysa atanan öğretmenler mesleğini kaybetmemek için baskılara boyun eğmek zorunda hissettirilmektedir. Öğretmenler "pamuk ipliğine bağlı"  değildir. Emegimizden gelen gücümüzü örgütlü olarak kullanarak yalnız olmadığımızı, güçlü olduğumuzu gösterebiliriz.
Aynı zamanda yöneticisi de olduğum Eğitim iş Sendikası, emek mücadelesinde eğitim çalışanlarını yalnız bırakmayacaktır. Bizler, MEB'in artık yapmadığı Eğitim Şûralarini yapma sorumluluğunun da eğitimcilere düştüğünü görüyoruz. Bu nedenle eğitimi her açıdan ele alacağımız, olanı eleştirmekten bir adım öteye geçerek"olması gereken"i bilimsel yöntemlerle ortaya koyacak bir Eğitim Şûrası düzenliyoruz. Tüm meslektaşlarımızı, akademisyenlerimizi, toplumun her kesimini, 9-10-11 Nisan 2020'de Ankarada düzenlediğimiz "Eğitimde Geleceğe Bakış " konulu şûraya katkı sunmaya davet ediyoruz.
Umutsuz değiliz, Cumhuriyetin öğretmenleri varsa umut hep var olacaktır. Bu umutla şu anda hangi mesleği yaparsa yapsın tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü tekrar kutlarım.

Banu GÜNÜÇ KETE
Eğitim iş Ankara 2 Nolu Şube Başkanı
Eğitim Şûrası Danışma Kurulu üyesi

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Mehmet Alkan 5 yıl önce

Atatürk Cumhuriyetini koruyacak olanlar tarikatlarin cemaatlerin degil Atatürkün izinde olan öğretmenlerdir. Eğitim Iş'in aydınlık öğretmenlerine selam olsun...