Eğitim ve öğretim kurumları, Covid-19 salgını etkisi altında başlanacak yeni eğitim öğretim dönemine hazırlanıyor. Fiziki teması en aza indirecek tedbirlerin altyapısını kurmak için harekete geçen okullarda 2020 – 2021 eğitim öğretim yılına damgasını vuracak üç ilke ise kesin: Maske, Mesafe, Hijyen.
Eğitimin gündeminin masaya yatırıldığı “Yolun Başındayken”, koronavirüs salgını etkisinde başlayacak yeni eğitim – öğretim yılı için alınması gereken önlemleri ve aileler ile okullara düşen sorumlulukları gündeme getirdi. Dr. Görkem İldaş, koronavirüs salgının okulları ve eğitimin geleceğini nasıl etkileyeceğini Marmara Eğitim Kurumları İlkokul-Ortaokul Müdürü Çiğdem Anar Aytaç ile Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Belma Akşit ile konuştu.
Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar çerçevesinde eğitim ortamlarını koronavirüs tedbirlerine göre hazırlamaya başladıklarını söyleyen Marmara Eğitim Kurumları İlkokul-Ortaokul Müdürü Aytaç, en önem verdikleri konunun okullarda 1,5 metrelik sosyal mesafe kuralının uygulanması olduğunu söyleyerek, maske kullanımı ve hijyen şartlarının sağlanmasının da önemine değindi. Sosyal mesafeli teneffüs uygulamasının hazırlıklarını yaptıklarını söyleyen Aytaç, kantinde ve yemekhanelerde mesafe koşulları sağlayacaklarını da anlatarak, “Teneffüs kavramlarımız değişiyor. Servis kavramında da aynı değişiklikler gündeme gelecek. Çocuklarımızı okul binalarının içine alırken, dezenfeksiyon işlemlerinin yapılması gerekiyor diye düşünüyoruz. Hijyen artık hayatımızın bir vazgeçilmesi oldu.” diye konuştu.
Aytaç, “Çocuklarımızı güvenli bir okula nasıl getirebiliriz? Güvenli okul ortamı nasıl sağlayabiliriz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Fiziksel ve duygusal güvenliği ön planda çalışmak lazım. Fiziksel güvenliğimizde alacağımız tedbirler çok önemli. Dezenfeksiyon kabini, dezenfektan paspası, sensörlü dezenfektanlar, bunlar yapmamız gereken şeyler. Zaten yönetmelik ile belirlendi. Ancak konunun bir de duygusal güvenlik boyutu var. Bu da velilerimizin bu süreçte korunaklı bir alanda tuttukları çocukları için tabi ki kaygı duymalarından ileri gelebiliyor. Kaygı ve korkularını arttırdıkları zaman sıkıntılar gündeme geliyor. Bunu çocuklara da yansıtabiliyorlar. O yüzden burada da okulların rehberlik ve psikolojik danışmanlık birimlerine gerçekten çok büyük işler düşüyor.”
Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Belma Akşit ise, virüsün yayılma ve etki sürecinin toplumsal değer ile alışkanlıklarla doğrudan ilgili olduğunu söyleyerek, hastalık ile karşılaştıktan sonra ne yaptığımız kadar ne yapmadığımızın da değerlendirilmesi gerektiğini çünkü kültürel etmenlerin en az tıp ve ekonomi kadar önemli olduğunu anlattı. Prof. Akşit, şöyle devam etti:
“Maske takmayı bir türlü öğrenemedik. Maske takmak ne demek? ‘Ben hem kendimi koruyorum hem de seni koruyorum’ demek. Bir başkasına verdiğim değer, kendime verdiğim değer ve bir başkasını enfekte ettiğim zaman duyacağım sorumluluk anlayışı o kadar farklı ki. Bir çok kişi takmıyor, hiç takmak istemiyor. ‘Bana bir şey olmaz’ diyor. Bana bir şey olmaz denecek kadar basit bir olay değil. Bütün bir toplumu etkileyen olay. Ne kadar sorumsuzca davranabiliyoruz. Bu bizim sosyal-kültürel değerlerimizden kaynaklanıyor”
Koronavirüs sonrası dünyanın çok değişeceğini, akademik çalışmaların da bu süreçten etkileneceğini söyleyen Prof. Akşit, salgın sürecinde farklı uzmanlık dallarının birarada çalıştığını, bundan sonra da multidisipliner anlayışın ön plana çıkacağını vurguladı. Prof. Akşit, “Tüm bilim dalları aslında bir bütün ve bunu görüyoruz. Küresel bir soruna çözüm bulmak için bütün bu disiplinler bir araya gelmesi gerekti. Bunun da örneğini yaşadık. Bundan sonra da bu etki sürecek” diye konuştu.