Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Sosyal başarı ve duygusal beceri, akademik başarı kadar önemli

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 1. Ulusal Tıp Öğrencileri Kongresi’nde tıp eğitimi gören öğrenciler, akademisyen ve alanında uzman hekimlerle buluşarak tecrübelerini dinledi.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 1. Ulusal Tıp Öğrencileri Kongresi’nde tıp eğitimi gören öğrenciler, akademisyen ve alanında uzman hekimlerle buluşarak tecrübelerini dinledi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, proje bakışına sahip olmanın hedefi, çıktısı ve mantıksal çerçevesi olduğunu belirterek “Proje bakışı olan insan ancak hayat yolunda yeni keşifler yapabiliyor ve istediğini elde edebiliyor.” dedi.  Üniversite olarak yenilik, girişimcilik, proje kültürü ve iletişim becerileri gibi dersleri kuruldukları ilk yıllardan beri öğrencilerine verdiklerini ve bunun da meyvelerini almaya başladıklarını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Üsküdar Üniversitesi olarak SCIMAGO “Araştırma İndeksi” sıralamasında Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında 4’üncü sırada yer aldık, dünyada ise ilk 500’deyiz.” diye konuştu. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 21’inci yüzyıl becerisinin sadece akademik başarıdan ve teknik beceriden ibaret olmadığını belirterek sosyal başarı ve duygusal becerinin önemini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NP Diş ve Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumu’nda gerçekleştirilen kongrede alanında uzman hekimler ve akademisyenler tıp fakültesi öğrencileriyle bir araya geldi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Konfor alanında yetenekler gelişmiyor”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açılış konuşmasında bu tip kongreleri organize etmenin zorluğuna değinerek “Zor olmalı ki öğrencilerde gelişmeyi de sağlasın. Zor olmayan bir şeyde gelişme olmuyor, bu gizli bir psikoloji yasasıdır. Kişi zorlandığı zaman zenginlikler ortaya çıkıyor. Konfor alanında yetenekler gelişmiyor. Zorlanınca kişi yeni bakış açıları geliştiriyor, yeni bağlantılar kuruyor ve yeni bilgiler öğreniyor. Bu yüzden zora talip olmak çok önemli. Zora talip olanlar, konfor alanından çıkanlar bir müddet sonra diğer insanlar karşısında fark oluşturuyorlar.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Öğrenciler ikinci sınıftan itibaren proje algısı ile çalışıyor”

Proje bakışının hedefi, çıktısı ve mantıksal çerçevesi olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Proje bakışı olan insan ancak hayat yolunda yeni keşifler yapabiliyor ve istediğini elde edebiliyor. Öğrencilerin henüz üçüncü sınıfta buna başlamaları çok önemli. Üniversite kurulduğu zaman ‘Yenilikçilik, Girişimcilik ve Proje Kültürü’ ile ‘Sosyopsikolojik İletişim Becerileri’ dersi koyduk. 2012 yılında karar alıp 2013 yılında ders programına koyduk. Proje kültürü ve girişimcilik dersi, o dönemde Türkiye’de hiç konuşulmuyordu, YÖK’ün de bu yönde bir tavsiyesi yoktu. İkinci sınıftan itibaren öğrenciler proje oluşturma algısı ile çalışıyorlar. Geçtiğimiz yıl bu atılımımızın meyvesini aldık. Üsküdar Üniversitesi SCIMAGO “Araştırma İndeksi” sıralamasında Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında 4’üncü sırada yer aldık, dünyada ise ilk 500’deyiz.” diye konuştu.

 “Pozitif Psikoloji dersi ile faydalı sonuçlar elde ediyoruz”

Toplumsal etki alanında ‘Good Health and Well Being’ etiketi aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pozitif Psikoloji dersinin o etiketi almamızda büyük etkisi oldu. O dersi 2015 yılında Harvard Üniversitesi, 2018’de Yale Üniversitesi ve 2019’da ise İngiltere’deki Bristol Üniversitesi ders programına koydu. İntihar salgınına çözüm şeklinde değerlendirmişlerdi. Bütün batı dünyasında mindfulness eğitimi liselerde verilmeye başlandı. Mindfulness’ta Anadolu bilgeliği alınmış, sistematize edilmiş, metodoloji geliştirilmiş ve ders olarak anlatılıyor. Biz bu dersi koyduk ve dönemin sonunda öğrenim çıktılarını da alıyoruz. Anketler uyguluyoruz ve öğrencilerde faydalı sonuçlar alındığını görüyoruz.” dedi.

 “Sosyal başarı ve duygusal beceri çok önemli”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 21’inci yüzyıl becerisinin sadece akademik başarıdan ve teknik beceriden ibaret olmadığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim şu andaki eğitim sistemimiz sadece akademik başarı odaklı. Akademik ve teknik başarı olur ama kişi mutlu olmazsa, toplumda sağlıklı bir sosyal etkileşimi sağlayamazsa başarı saman alevi gibi oluyor. Sosyal ve duygusal beceri odaklı olunması da önemli. Yönetici ve liderin farkı da burada ortaya çıkıyor. Yönetici, verilen görevi yerine iyi getirir ama lider büyük düşünür. Ciddi bir takım liderliği oluşturur. Proje kültürü dersinin en çok önem verdiği konu takım liderliğidir. Bir kişi takım lideri olmayı öğrenemiyorsa o kişi başarılı olamıyor. Başarı sadece akademik başarı değildir. Sosyal başarı ve duygusal beceri de önemli. Bunlar takım çalışmalarında sosyal etkileşimle ortaya çıkıyor. Birleşmiş Milletler, 17 farklı alanda etiketleme veriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında iki etiket aldık. Bunlar proje kültürü ile ilgili yaptığımız çalışmaların meyvesini vermeye başladığını gösteriyor. Aynı kaliteyi Tıp Fakültesi’nde de tutturmayı hedefliyoruz.”

 “Kalite yönetiminde ölçülebilirlik çok önemli”

Üniversite ve hastanenin ilk kuruluşundan itibaren kalite yönetimine önem verdiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tedavi kalitesi çerçevesinde her hasta için klinik yol haritaları oluşturuyoruz. Hasta kapıdan girdiği andan itibaren taburcu oluncaya kadar neler yapılacağı bir yol haritası şeklinde belirleniyor. Vizitlerde hastanın tedavi sürecindeki gelişimini ölçüyoruz. Ölçemediğimizi yönetemiyoruz. Kalite yönetiminde ölçülebilirlik çok önemli.” dedi.

 “Hekim uygulamadığı tedaviden de sorumludur”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşümün ve hayat başarısının olamayacağını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Önce zihinsel dönüşüm olması gerekiyor. Zihinsel engelleri ve ön yargıları aşmalıyız. Hastanede Hipokrat’ın sözünün altına ‘Önce zarar verme’ sözünü de yazdık. Hastaya zarar verme yöntemlerinden birisi hastanın tedavisini bırakmaktır. Birçok meslektaş ‘önce zarar verme’ diyerek o hasta için çıkan yeni bir tedaviyi, yeni bir yaklaşımı zarar vermeme düşüncesi ile araştırmıyor. Bu çok üzücü bir yaklaşımdır. O hastanın tedavisi için bilimsel bir araştırma, yeni bir bilgi varsa tedavide uygulamaya çalışılmalı. Bilimde en önemli nokta eleştirisel düşüncedir. Metodolojik kuşkuculuk çok önemli çünkü insanı geliştiriyor, öğretiyor. Hastanın yararına olan tedaviyi uygulamak bizim görevimiz. Hekim, uyguladığı tedavilerden olduğu kadar uygulamadığı tedavilerden de sorumludur. Uygulanmayan tedavileri araştırıp, bulup hastaya uygulamak için çaba içinde olmalıdır. Örneğin manyetik uyarım tedavisi var. 2003 yılında Türkiye’ye getirmek için kooperatif evimi satıp cihaz aldık. Onu uyguladık ve çok güzel sonuçlar almaya başladık.”

 Tarhan: “Tıp sadece bilim değil aynı zamanda sanattır”

Yakın zamana kadar psikiyatriyi sadece felsefi alan gibi gören bir anlayışın hâkim olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Psikiyatri medikal bir alan oldu. Prof. Dr. Haydar Sur’un söylediği gibi tıp sadece bilim değil aynı zamanda sanattır. Sanat yaşayarak, deneyimleyerek ve usta- çırak ilişkisi ile öğrenilir. En iyi 21’inci yüzyıl öğrenme becerisi deneyimleyerek öğrenme becerisidir. O yüzden bu kongreler, öğrencilerin hocalarını gözlemlemesi ve becerilerini deneyimlemesi açısından geleceğe yönelik çok önemli adımlardır.” dedi. 

Prof. Dr. Haydar Sur: “Bilimi öğrenip uygulama alanına çekmemiz gerekir”

Kongrenin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, kongrenin hem akademisyenler hem de öğrencilerin büyük gayretiyle gerçekleştiğini söyledi. Dünya Tıp Birliği’nin 2013 yılında Newyork’ta bir kongre gerçekleştirdiğini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Burada tıp mesleğini icra edenler bilim insanı mıdır yoksa sanat adamı mıdır tartışmasını yaptılar. Sonuç bildirgesinde anlam taşıyan bir cümle var: ‘Tıp doktoru, hekim bilimi en çok kullanan bir sanat adamıdır’ denildi. Biz bilimle her zaman iç içe olmak zorundayız ama bilimi öğrenip bunu uygulama alanına çekmezsek o zaman bir kıymeti kalmayan, boş yere ezbere tuttuğumuz ölü varlıklar haline gelir.” dedi.

Prof. Dr. Hikmet Koçak: “Her zaman kendinizi yenileyeceksiniz”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak da açılış konuşmasında öğrencilere kendilerini her zaman geliştirmeleri tavsiyesinde bulundu. Tıp alanında öğrencilik döneminin sorumluluğun en az olduğu dönemler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Hikmet Koçak, “Sorumluluk aldığınız günden itibaren işiniz zorlaşıyor. O zor günlere hazırlık bugünlerden geçiyor. Yaptığınız araştırmalar, bilgi birikiminiz, hocalarınızdan aldığınız beceriler önem kazanacak. Bilgi çok çabuk eskiyor ama değişmeyen bir şey var: Her zaman kendinizi yenileyeceksiniz.” dedi. 

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalından Doç. Dr. Zozan Gökçe de açılış konuşmasında kongreye 25 sözel bildiri ve 5 poster sunumun kabul edildiğini belirterek “İki günlük kongrede üç oturum, sözlü sunum ve bir panel ve iki atölye çalışması ve 14 konuşmacıya yer verildi. Bu yıl ilkini düzenleyeceğimiz kongresine başkanlık yapmanın gururu ve heyecanı içindeyiz.” dedi. Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi Mustafa Şanverdi de konuşmasında kongreye destek veren hocalarına ve katılımcılarına teşekkür etti.

İlk oturumda tecrübeli hekimler mesleklerini ve deneyimlerini anlattı

ÜÜ TV’den canlı yayınlanan ve iki gün sürecek olan kongrenin birinci oturumunda akademisyenler alanlarıyla ilgili bilgi verdi ve tecrübelerini paylaştı. Oturum başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın yaptığı birinci oturumda Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Nörolog Olmak” sunumunda nöroloji uzmanı bir hekim olarak deneyimlerini anlattı. Hekimliğin bir yaşam tarzı olduğunu belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Diğer mesleklerde alınmayacak bir manevi haz ortaya çıkar. Bunu beyin hastalıkları ve nöroloji üzerine yaptığınız zaman sadece insan ilişkileri değil, dini, felsefi, mistik anlayışlarınızda da değişiklikler oluşuyor.” dedi. Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan sorunların nörolojinin alanına girdiğini belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, gelecekte nöroloji uzmanlarına olan ihtiyacın daha fazla olacağını söyledi.

Prof.. Dr. Nesrin Dilbaz: “Sorunlara değil, çözümlere odaklanın”

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Aptullah Haholu, “Patalog Olmak” sunumuyla katılırken; Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Tükenmişlik” başlıklı sunumunda doktor adaylarına tükenmişlik duygusuyla baş etmek için tavsiyelerde bulundu. Tükenmişlikle baş etmenin birinci yolunun başkalarına vermeyi denemek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Almak değil, biraz da vermeyi öğrenmemiz gerekiyor. Çok güzel bir mesleğimiz var, bu anlamda baktığımızda. Hangi meslekte hem işiniz yapıp hem para kazanıp hem dua alırsınız? Yaptığımız işi bir bakıma kendimize yapıyoruz. Birine bir şey yaptığımızda beynimizin bazı noktaları aktif hale geliyor ve bizi mutlu ediyor.” dedi. Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, sorunlarla mücadele ederken sorunlara değil, çözümlere odaklanılması gerektiğini söyledi. 

İlk oturumda Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından Prof. Dr. Murat Kalemoğlu “Cerrah Olmak”, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalından Prof. Dr. Hikmet Koçak, “Kalp Cerrahisinde20.Yüzyıldan 21.Yüzyıla” ve Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalından Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin de “Değişen dünyada Doğum, Kadın Sağlığı ve Hastalıklarına Klinik Yaklaşımlar” başlıklı sunumlarında alanlarıyla ilgili bilgiler verdi. Öğleden sonra ise sözlü oturumlar yapıldı.

Kongre iki gün sürecek

Kongrenin 29 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek ikinci gününde ise Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Bilim İnsanı Olmak”, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Barış Metin, “Nörolojinin Tanı ve Tedavi Açısından Geleceği” başlıklı sunumlarıyla katılacak. Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalından akademisyenler Prof. Dr. Muhsin Konuk, Prof. Dr. Sevim Işık, Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, Dr. Öğretim Üyesi Ebru Özkan Oktay ve Dr. Öğretim Üyesi Yeşim Özdemir’in katılımlarıyla “Moleküler Bilimlerde Güncel Yaklaşımlar, Kök Hücre Tedavileri, Hastalıklarda in Silico çalışmalar, Epigenetik” başlıklı konuşmalarıyla katılacak. Kongrenin ikinci günü sözel bildiri oturumu, poster sunumu ve atölye çalışmaları ile tamamlanacak.

Haberler