Dünyada sadece 100 bireyde görülüyor!

Yakın Doğu üniversitesi ve Mayo Clinic’in dünyada 50 ailede yaklaşık 100 bireyde tanımlanmış “Kıvrıntılı Arter Sendromu” üzerine, 2’si Türkiye’den toplam 6 çocuk hastanın katılımıyla yürüttüğü araştırma, ilk sonuçlarını verdi

Yakın Doğu üniversitesi ve Mayo Clinic’in dünyada 50 ailede yaklaşık 100 bireyde tanımlanmış “Kıvrıntılı Arter Sendromu” üzerine, 2’si Türkiye’den toplam 6 çocuk hastanın katılımıyla yürüttüğü araştırma, ilk sonuçlarını verdi. ‘Zebra balığı’ üzerindeki genetik modelleme çalışmaları, hastalık için kişiye özgü tedavinin yolunu açabiliyor!

Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyelerinin, dünyanın tanınmış tıp kurumlarından Mayo Clinic ile birlikte yürüttüğü “Kıvrıntılı Arter Sendromu” olarak bilinen kalıtsal “bağ dokusu bozukluğu” ile ilgili çalışmanın ön bulguları, geçtiğimiz günlerde “Kişisel Tıp” toplantısında Rochester Mayo Clinic’te Araştırma görevlisi Margot A. Cousin ve Prof. Dr. Eric W Klee tarafından sunuldu.


Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şehime G. Temel “Kıvrıntılı Arter Sendromu” ve söz konusu çalışma hakkında bilgi verdi. “Temiz kan taşıyan büyük ve orta boy damarların kıvrımlı ve uzun olması ile kendini gösteren ve buna bağlı olarak ilgili damarların etkilediği organlarda, bozulmalara neden olan “Kıvrıntılı Arter Sendromu” nadir görülen bir bağ dokusu bozukluğudur. Dünyada bugüne kadar yaklaşık 50 ailede ve 100 bireyde tanımlanmış durumda. Hastalık SLC2A10 genindeki değişimden kaynaklanıyor. Ancak aynı gende olan aynı değişimler kişilerde farklı bir şekilde ortaya çıkabiliyor. O yüzden birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalık için de kişisel modelleme ve kişisel tedaviden bahsediyoruz”.

‘Zebra balığı’ üzerindeki çalışmalar umut verdi

Söz konusu araştırma Amerika, İngiltere ve Türkiye’den 6 çocuk hasta dahilinde yapılıyor. Hastaların SLC2A10 geninde meydana gelen değişiklikleri ve etkilerini görmek üzere ‘zebra balığı’nı model aldıklarını belirten Doç. Dr. Şehime G. Temel, sözlerine şöyle devam etti:

2’si Türkiye’den 6 çocuk hasta…

“Çalışmamızın içeriği; SLC2A10 geninde meydana gelen aynı genetik değişikliğe sahip Amerika, İngiltere ve Türkiye’de bulunan “Kıvrıntılı Arter Sendromu” vakalarında, ilgili gen değişikliğinin, kişinin dış yapısına nasıl yansıdığını ve hastalıktan kaynaklanan ya da hastalığa yol açan işlev bozukluğunu (patofizyoloji) araştırmaktır. Çalışmaya Türkiye’den dahil edilen hastalar, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji’de tanısı konulmuş hastalardır…
Araştırma kapsamında; doğuştan gelen, hayranlık uyandırıcı bir doku ve organ yenileme sistemine sahip olan ‘zebra balığı’ üzerinde çalışmaya başladık. Hastalığın, ‘zebra balığı’ üzerindeki işleyişini ve etkilerini gözlemleyeceğiz. Ekibimizde bu hastalığa neden olan geni tanımlayan gruptan olan Antwerpen Üniversistesi’nden Prof. Dr. Bart Loeys da bulunuyor.

Hastalığın mekanizması çözülecek

Bundan sonraki aşama ise hastalık modeli oluşturduğumuz zebra balığına; yabanıl insan SLC2A10 geni ve hastalarda bulunan SLC2A10 geni varyantlarının sokulması ile bu varyantlara özel hastalık modeli oluşturularak bireye özgü hastalığın moleküler mekanizmasının ve neden olduğu işlev bozukluğunun aydınlatılması olacak. Ayrıca RNA sekanslama dediğimiz bir teknikle hastalığa ait yolaklarla ilgili ifade analizlerine bakılacak.

Bu çalışma sonunda, özellikle çalışmaya dahil edilen 6 çocuk hastanın SLC2A10 genlerinde bulunan değişikliklerin, hastanın fizyolojisine/fonksiyonuna nasıl yansıdığını göstererek kişiye özgü hastalık nedeni ile ilgili yolakların bulunması sağlanacak. Dolayısıyla bu çalışma hastalıkla ilişkili yolaklarda ifade edilmemesi gereken ve/veya ifadesi azalan/kaybolan proteinlere özgü onları bloke edecek ve/veya aktive edecek küçük moleküllerin bulunmasına olanak sağlayarak hastalığa özgü kişisel tedavi kapılarını aralayacak”.

Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şehime G. Temel öncülüğünde Uludağ Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, Antwerpen Üniversitesi, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Koç ve Sabancı Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyeleri tarafından yürütülen araştırmanın önümüzdeki yıl sonuçlanması bekleniyor.

Kıvrıntılı Arter Sendromu nedir?

Kalp, beyin, göz ve batın gibi organlarda birçok damarı etkiliyor
Kalıtsal bir hastalık olan Kıvrıntılı Arter Sendromu, temiz kan taşıyan büyük ve orta boy damarların kıvrımlı ve uzun olması ile karakterize olan ve çok nadir görülen bir bağ dokusu bozukluğudur. Hastalık çekinik geçişlidir. Bunun anlamı şudur; kişi bu hastalığa sahip olmak için aynı genin olumsuz yönde değişmiş (mutasyonlu) iki kopyasını (yani her bir ebeveynden değişmiş bir kopya alarak) taşımak zorundadır. Hastalık, anevrizma ve darlıklar ile de
seyredebilir. Beyin damarlarında, aortda, göz ve/veya batın gibi ilişkili organ ve dokuların damarlarında olan bu etkiler nedeniyle, bu damarların beslediği yerlerde kanlanma eksikliği olur. Kanlanma eksikliği olan dokularda oksijen ve besleyici maddeler azalır, Böylece buradaki hücreler ölür. Bu olaylarda artış riski yüksektir.
Bu hastaların tipik dış görünüşüne sarkık yanaklar, yüksek damak, dişlerde çarpıklık ve diğer genel bağ dokusu hastalıklarında görülen iskelet anomalileri (skolyoz, güvercin göğsü, kunduracı göğsü, eklem esnekliği, diz/dirsek kontraktürü , araknodaktili/örümcek parmaklar gibi), kasık ve karna ait fıtıklar gibi bulgular eşlik edebilir.
Haberler