Ortak yaşam alanları olan okullardaki, salgın hastalık risklerinin büyüklüğü ailelerin endişelerini arttırıyor: Çocuğunuzun eğitim gördüğü ve neredeyse tüm gününü geçirdiği okulu ne kadar hijyenik ve güvenli?
Eğitim kurumlarının hijyene ve öğrencilerin sağlığına verdiği değer, en az eğitim kalitesi, eğitimci kadrosu ve sunduğu fiziki şartlar kadar önemli… Öğrencilerin günün önemli bir kısmını geçirdikleri okulun hijyen standartlarına uymaması, çocuklar ve aileleri için tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor.
Uzmanlar, ailelere her şeyden önce seçecekleri okulun, hijyenik olup olmadığını ve çocukları için sağlıklı bir ortam sunabilme yeteneğini sorgulamasını öneriyor. Okullar ise çocuklar için sağladıkları hijyenik ve sağlıklı ortamı, bağımsız ve uzman bir firma tarafından sağlanan denetim ve analiz programları ile belgeleyerek velilerin sorularına ve endişelerine cevap verebiliyor.
“Çocuğum salgın hastalığa yakalanıp, okulundan geri kalacak diye ödüm kopuyor!”
Bu söz son günlerde, okul ya da kreşe gidecek yaşta çocuğu olan anne-babaların dilinden düşmüyor. Gerçekten de ailelerin okulların açılmasıyla birlikte yaşadıkların en önemli sıkıntıların başında, çocuklarının sıkça hastalanması ve bulaşma kaynaklı hastalıklar nedeniyle devamsızlık yapmak zorunda kalmaları geliyor. Üstelik çocukların getirdikleri mikroplar nedeniyle ev halkı da bir türlü hastalıktan kurtulamıyor!
Çocukların, ailelerinin ve eğitimcilerin sağlığını korumak, aynı zamanda büyük rakamlara ulaşan ilaç ve tedavi giderlerini azaltarak, aile bütçesine ve ülke sağlık harcamalarını düşürmek yoluyla ekonomiye katkıda bulunmak anlamına geliyor.
Hijyenik bir okula gitmek her çocuğun hakkı!
Kişisel temizlik davranışlarının kazanılamaması ya da hijyenik olmayan çevre koşulları, çocukların hastalanmasına neden oluyor. Bulaşıcı hastalığı olan bir çocuk, hastalığını, okuldaki diğer öğrencilere, temas ettiği yüzeyler ve soluduğu hava ile kolayca bulaştırabiliyor. Bunu önlemek için okullarda lavabo ve tuvalet, sınıf, spor salonu ve diğer ortak kullanım alanlarının etkili ve modern yöntemlerle hijyenik hale getirilmesi gerekiyor.
Özel ve devlet okullarında catering hizmeti veren firmaların sayısı hızla artarken, öğrencilere dağıtılan yemekler beraberinde hijyen ve gıda güvenliği sorununu da gündeme getiriyor. Güvenli beslenmenin, çocukların zihin ve fiziksel gelişimi üzerinde son derece önemli olduğu düşünüldüğünde, yiyeceklerin bulaşmalardan korunarak hazırlanması büyük önem taşıyor. Acaba çocuklarımız okullarında güvenli gıdaya ulaşabiliyor mu? Sağlıklı olmak ve sağlıkla büyümek için tüketilen gıdalar acaba çocuklarımızın sağlığını tehdit mi ediyor?
Bununla birlikte okullardaki hijyen standartlarına uygun olmayan havuz, havuz denge tankları, duşlar, su depoları, yangın söndürme hatları, merkezi soğutma sistemleri, split klimalar ve su sebilleri çocuklar için en riskli noktalardır. Özellikle doğru hijyen şartlarının sağlanmadığı havuzlar çok fazla sayıda cilt rahatsızlıkları ve orta kulak iltihabı gibi problemleri beraberinde getiriyor. Havalandırma ve su sistemlerinden, ciddi bir akciğer enfeksiyonu olan lejyoner hastalığına neden olabilecek risklerin yayılma ihtimali söz konusudur.
Öte yandan servis araçlarının, çocuk temas alanları ve ortam havasının hijyeni de dikkat edilmesi gereken bir başka konu… Kullanılan araçların ve servis personellerinin çocukların güvenli transferi için belirlenen yasal şartlara uygunluğunun kontrol edilmesi gerekiyor. Ayrıca servis sisteminin sürekli kontrolünü sağlayan diğer güvenlik sistemlerinin de mevcut ve kullanımda olduğunun teyit edilmesi önem taşıyor.
“Objektif, bağımsız ve uzman bir gözle risk yönetimi sağlanmalı”
Diversey Consulting Portföy Geliştirme ve Saha Operasyonları Yöneticisi Ödül Özdamar, pek çok okulun kendi bünyesinde kurduğu departman ve kendi personeliyle sistemi yürütmeye ve kontrol etmeye çalıştığını ancak bu çalışmaların çoğu zaman yetersiz kaldığını ve objektif olamadığını belirterek, “Bu şekilde yapılan kontroller maalesef çoğu zaman kâğıt üzerinde kalabiliyor. Oysaki, objektif değerlendirme açısından denetimlerin ve eğitimlerin bağımsız, deneyimli ve uzman bir kuruluş tarafından yapılmasında büyük fayda olacaktır. Denetim Uzmanı arkada ne olup bittiğine bakmalı, mutfağa kantine girmeli, tarafsız bir gözle şartları incelemeli ve koşulların çocuklarımız için uygun olup olmadığını değerlendirmelidir. Bu konuda hizmeti alan taraf olan ebeveynlerin de denetleme ve eğitimin bağımsız bir şirket tarafından verilmesi yönünde ısrar etmesi, okullardaki hijyen uygulamalarının geliştirilmesi açısından son derece yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.
Diversey Consulting olarak, Hijyenik Okul projesini yürüttüklerini ve hijyenik-güvenli gıdaya erişim, hijyenik bina koşullarına erişim, hijyenik ve güvenli servis araç hizmetine erişim ve lejyonella risklerinin yönetildiği hijyenik ortama erişim gibi farklı başlıklar altında denetim modülleri olduğunu vurgulayan Özdamar sözlerine şöyle devam etti: “Diversey Consulting, analiz edilebilir veri toplama, hızlı raporlama, kolay ulaşılabilirlik ve denetim alanında daha esnek ve daha hızlı çözümler sunmak amacıyla elektronik mobil raporlama programı I-MAP sistemini geliştirmiştir. Uluslararası inovasyon ödülüne sahip program ile, denetimler el bilgisayarları ile yapılıyor ve işletmeler tüm denetim sonuçlarına, raporları sisteme yüklendikten sonra kısa zaman içinde, kendilerine verilen özel kullanıcı bilgileri ile ulaşabiliyor. Bu şekilde, tüm lokasyonlarına ait tüm bulguları fotoğraflı ve detaylı açıklamaları ile görebiliyor ve aksiyonlarını bu çerçevede daha doğru şekilde alabiliyor, zaman içerisinde gelişimini izleyebiliyor...”