Bir eğitim dönemini tamamladığımız şu günlerde, herkesin profilinde, sanal ortamda, sosyal medyada, hikâyesinde vs. paylaşılan karne görüntüleri bugünkü yazımın konusu.

Ne güzel değil mi cicili biçili karneler? Öğretmenlerin el emeği süslemeli karne kılıfları, fotoğraf çekim köşeleri estetik bir görüntü sağlıyor. Estetikliğin ötesinde bir yararı var mıdır? Peki ya zararı? Canım güzel şeylerin zararı mı olur demeyin.

Sosyal medyada yapılan paylaşımlar çok masum görünse bile temelinde “bakın ben ne yaptım, hadi alkış” şeklindeki bilinç altı beğenilme ilgi toplama isteklerinin karşılandığı bir alan olmaktadır. Temelde hep yarışçı bir toplum olduğumuz için yeni fikirlerimizi de hep başkalarının yaptıklarından daha iyisini yaparım anlayışı ile geliştiriyoruz. Ortaya koyduğumuz ürünün ne işe yaradığı, hangi amaca hizmet ettiği ile ilgilenmiyoruz. Zira bunu yapmak için eleştirel düşünmeye gereksinim duyarız.

Eğitim sistemimizde her değişimlerde en çok yer bulan söylem sonuç değil süreç odaklı olmaktır. Öğrencinin çabalarının değerlendirilmesi, ortaya koyduğu üründen çok onu ortaya koyuş sürecinde edindiği bilgi ve tecrübenin asıl öğrenme olduğu söylenir. Ancak söylemler ile eylemler örtüşmediği sürece söylemlerin bir anlamı yoktur. Ancak kandırmacadır.

Karne bir sonuçtur. Karne süslemek, karne törenleri, özel fotoğraf çekimleri, makam sahiplerinin karne törenlerine katılması bu sonucu abartılı şekilde önemsemek demektir. Söylem neydi, süreç odaklılık.

Öğrenme süreci içerisinde yapılan geri bildirimler ve öğrenci ile yapılan çalışmanın değerlendirilmesi, nedenlerinin, nasıllarının tartışılması en iyi değerlendirmelerden biridir. Süreci önemsemenin gereğidir. Bu abartılı bir iş gibi düşünülmesin. Basit bir problemin çözümünde öğrencinin ortaya koyacağı çözümler üzerinde konuşmak da bu kapsamda yer alır. Bir problem çözümü yaparken “bakın biz nasıl da problem çözüyoruz” diyerek yaygara çıkarırsak bunu önemsediğimiz algısı oluştururuz. Her bir öğrenme eylemi sonunda bir tören, süsleme, kutlama yapıyor muyuz? Neden her şey bitmiş artık değiştirecek bir şey kalmamış durumda olan karne verme işleminde bu kadar gösteriş yapıyoruz?

Evet, şöyle bir savunma var; karne notları kendimizin (ya da çocuğumuzun) neler yapabildiğini, ne konularda eksiği olduğunu göreceğimiz, yarıyıl tatilinde çalışarak, bir sonraki dönemde daha fazla üzerinde durmamız gereken dersler nelerdir diye göreceğimiz bir belgedir. Koca bir yalan bu. İlk dönem öğrendiğiniz konular bitti. Onlara geri dönülmeyecek. Neyin dersini çıkarıp neye çalışacaksınız? Ama şu olur; bu ders zayıf, özel ders mi alsak? Kursa mı göndersek çocukları? Bu dersi başaramıyorum duygusu… Ha bu arada bunları düşünen ve söyleyen aileler. Çocuğa nedenleri soran da çözüm önerisi bekleyen de yok. Çocukların zayıfını “… dersimiz zayıf” diye kendi adını işe katarak söyleyen aileler var.

Karne zamanı uzmanlar çıkar ve açıklamalar yapar; “çocuklarınızın karnesi kötü ise tepki vermeyin, anlayışlı olun vs.” Bundan sonraki dönemlerde lütfen karne dağıtma işi için de bir açıklama yapsınlar lütfen. Çocukların not ve karne korkusu, sınav kaygısı yaşamalarını istemiyorsanız bu değişimi sağlamamız gerek. Ana sınıfından başlayan karne süsleme işini bir kenara bırakalım. Boy boy fotolar çektiğimiz karne hatırası köşelerini kaldıralım. Karne günü okul okul gezerek karne dağıtan ve bunu sosyal medyada paylaşan makam sahipleri vaz geçin bu reklamdan. Çocuklar bizim egolarımızın esiri olmasınlar.

Çok önemsediğiniz işi eyleme döker ve beğenilme duygusu yaşarsınız. Karne önemli değil çocuklar kaygılanmayın derken onu önemli kılan bu kadar çok eylemi yapıyorsak çocukları kandırmaya çalışıyoruzdur. Onlar yaptıklarımızı örnek alır, söylediklerimizi değil.

İLKAY KUMTEPE/17.01.2020

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol