YUNANİSTAN’IN DOĞALGAZ STRATEJİSİ

Uzun zamandır Yunanistan, bölgedeki önemini kaybetmekten, dikkate alınmamaktan ve saygın bir devlet yerine konmamaktan çok rahatsız. Türkiye’nin son zamanlarda küresel aktör olarak ön plana çıkması Yunanlı siyasilerin morallerini ve geleceğe yönelik planlarını fena halde bozmuş ki, Türkiye’yi gözden düşürmek için planlar yapmaya başladılar.

Sorun çıkarmak ve Türkiye ile silahlı çatışmaya girmek, ABD ve AB’yi yanına alıp Türkiye’yi Adalar Denizinden kovmak için ilk girişimleri, Zürih Anlaşmasını dikkate almayarak Türkiye kıyılarına yakın adaları silahlandırmak oldu.

Bunu takip eden diğer girişimleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Türkiye’ye karşı kullanmak için Glafkos Klerides döneminde Rusya Federasyonundan satın aldığı ve Türkiye’nin baskısı ile Yunanistan’a devretmek zorunda kaldığı S-300 savunma sistemini aktif ederek Türk jetlerine karşı kullanmaları.

Yunanlıların bu olaydaki amacı belli: Türkiye ile gerilim yaratmak. Bunun sonucu olarak savaş çıkarmak veya Türkiye’nin elindeki S-400’leri aktive etmeye zorlayarak Türkiye-Batı çatışması oluşturmak. Ancak Yunanistan’ın burada unuttuğu S-400’lerden daha gelişmiş olan ve 2023 yılında TSK envanterinde yer alacak olan (HİSAR U) SİPER Blok-1 hava savunma füzesinin menzilinin 100 km. olduğudur. Türk Hava Savunma sistemi, Yunanistan’dan kalkacak bir askeri jet uçağını hemen algılayacak ve Adalar Denizinin ortalarında imha edecek güç ve donanımda.

Türkiye’nin an itibarı ile iki sismik araştırma ve dört derin deniz sondaj gemisi bulunmakta. Donanması ise, son teknolojik aletlerle donatılmış yeni gemilerden oluşuyor. Bölgenin de en güçlü donanması olduğunu hatırlatmaya gerek yok.

Esasen Yunanistan’ın stratejisi ve nihai hedefi bilindiği üzere, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarına el koymak, kendi yönetimi altında Avrupa’ya taşınan bir gaz imparatorluğu kurmak.

Bu planda karşısındaki tek engeli Türkiye olarak gören Yunanistan, gaz imparatorluğu hayalini gerçekleştirmek için Türkiye’yi saf dışı etmek için uğraş veriyor.

Bu hedef doğrultusunda işe gerilim yaratmakla başlamayı tercih eden Yunanistan, Türkiye’nin özellikle Ukrayna-Rusya savaşında dünya barışına yaptığı tüm hizmetleri sabote etmek ve Türkiye’yi gözden düşürmek istiyor.

Niyeti, Adalar Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de haksızca sorunlar çıkarmak, Türkiye’yi “Batı” olarak adlandırılan AB ve ABD ile karşı karşıya getirmek.

Bu krizden faydalanarak Türk Donanmasının bir kısmının Adalar Denizinde, diğer kısmının da Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın kasıtlı tahriklerine karşı koyabilmek için konuşlanmaya mecbur etmek. Türk Donamasının ikiye bölünmesini sağlayarak “Mavi Vatan”ın korunmasını zayıflatmak. Türkiye ile husumet yada anlaşmazlık içinde bulunan bölge devletleriyle Türkiye düşmanlığı esasına dayanan bir zemin üzerinde ittifaklar kurmak. Türkiye’yi Ege ve Akdeniz sahilleri boyunca kuşatıp hareket edemez hale getirmek ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin büyük bir kısmına el koymak.

Ne var ki Yunanistan’ın Doğu Akdeniz Stratejisi hayli başarısız kaldı. Çok güvendiği ve Türkiye’ye karşı güçlü bir cephe oluşturmaya çalıştığı BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’ın Türkiye ilişkileri birden yön değiştirdi. Fransa ve ABD’nin de desteği ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de üstlenmeye çalıştığı rol kısa sürede Türkiye’nin üst üste yaptığı hamlelerle boşa düştü.

Yunanistan’ın çabalarının boşuna olduğunu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin içinde olmayacağı hiçbir girişimin başarılı olamayacağını artık dünya anladı, Yunanistan da anlayacak…

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı