Ülkeleri var eden, geliştiren ve ileri ülkeler seviyesine ulaştıran eğitimdir. Eğitimsiz hiç bir şeyin olmayacağını hepimiz biliyoruz.
Eğitim ama nasıl bir eğitim... Yıllardır tartışıp dururuz. Bir türlü son kararı verip, çocukların kafasını rahatlatan ve bu rahatlıkla üreten gençlik yetiştirmeyi beceremeyiz.
Bunun odak noktasında ülkeyi yönetin siyasi yapılar var.
Bugün önümüzde seçim var. Seçim beyannamelerinde hiç bir siyasi partinin ciddi anlamda eğitimle ilgili bir plan ve projesi yok. Herkes var olan üzerinden konuşup gidiyor. Birde rüşvet dağıtırcasına para vaadlerinde bulunuyor.
AKP iktidarı ülkeyi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak bir eğitim sistemi yerine kendi düşüncelerine hapseden bir sistemi yeğliyor.
Elinden gelse tüm okulları İmam Hatip Liselerine dönüştürecek. Dönüştürsün de bunu yapmakla herkesi ‘din adamı’ olarak yetiştireceğini sanıyorsa yanılıyor. Bu gün inançlı insanların gözünde birer dini lider pozisyonunda olan imamlık mesleği de böylece dejenere olarak küçülecek bir pozisyon alacak.
Nasıl ki bugün ‘İmam hatipliyim’ diyen ve bir çok yolsuzluklara bulaşan siyasetçiler gibi. Peki hem ‘İmam Hatip’ olacaksın hem de milletin hakkını yiyeceksin... Bunu bizim dinimiz kabul etmez.
Onun için ne kadar imam lazımsa o kadar İmam Hatip’li olsun... Ne kadar öğretmen lazımsa o kadar Eğitim Fakültesi öğrenci alsın. Eğer amaç din ve ahlak kültürü edinmesini sağlamaksa, bu zaten okullarda veriliyor.
İşte Türkiye’nin eğitim sisteminde düzeltilmesi gereken en önemli unsur bu.
Dershaneleri kapatıp üniversite sınavlarını kaldırmadığınızda bundan nasıl sonuç alabilirsiniz. YÖK’ün üniversite sınavlarının kaldırılmasıyla ilgili hiç bir çalışma göremiyorum. Oysa YÖK, bugün planlamasını tamamen, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacak şekilde mesleklere göre nitelikli eleman yetiştirmek üzere üniversiteler üzerinde çalışma yapması lazım.
Kontenjanlar, ülkedeki iş alanlarının istihdam ihtiyacına göre yapılmalı. Ancak bunun içinde daha liseden yönlendirme gerekiyor.
4 yıllık lise eğitimin son bir yılında mesleki alanda öğrencilerin hayallerine göre yönlendirme ve teşviklerle eğitim verilmeli.
İşte Milli Eğitim politikaları belirlenirken, siyasi düşünceler değil, dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki örnekler incelenmeli ve ülkemizde de geniş çaplı çalıştaylarla belirlenmeli. Yoksa Türkiye eğitim alanında bir adım ileri gidemez.
Bugün açıklandığı üzere işsizlerin yüzde 25’i üniversite mezunu ise bunu ülkeyi yönetenlerin iyi düşünmesi ve buna göre plan program yapması gerekir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bu işleri iyi biliyor alında... Ama Ziya Selçuk'un kafasında tasarladığı eğitim çalışmalarını yapabilmesi için siyasi yapıların müdahale etmemesi gerekir.
Bakan Ziya Selçuk, "Ortaöğretimle ilgili yeni bir şey yapacağız. Hemen önümüzdeki yıl, 9. sınıflardan itibaren bu başlayacak. Bununla ilgili modelimizi de yaklaşık bir ay içinde Türkiye ile paylaşmış olacağız" dedi.
Evet, Bakan birşeyler yapmak istiyor, inşallah siyasi düşüncelerle önü kesilmez... Mesela Ziya Selçuk'a kalsa mesleki ihtiyaçtan fazla olan İmam Hatip'leri kaldırır, din eğitimini daha düzenli bir şekilde verebilecek bir sistemi ortaya koyar. Ama, İmam Hatipleri kaldıracağını siyasilere nasıl izah eder nasıl anlarlar....
Yoksa Ziya Selçuk'ta bir kaç yıl geçmez görevinden alınır...
Nitelikli insan için nitelikli eğitim şart.