Uğur Derseneleriyle 40 yıl önce başladığı eğitim sektöründe başarı üzerine başarı sağlayan Enver Yücel bugün bir çok ülkede açtığı okullarla dikkat çekiyor, Türkiye'ye de önemli oranda yabancı öğrenci getiren okullarıyla tanınıyor. Uğur Ouklları, Bahçeşehir Okulları, Bahçeşehir Üniversitesi ile sınırları aşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları (BUEK) kurduğu Fen ve Teknoloji Liseleriyle eğitimde adeta çığır açtı.
Türk Eğitim Sistemi'ni ve BUEK'nın başarılarını, hedeflerini Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel ile konuştuk. Enver Yücel, Türkiye'de eğtimin özelleştirilmesinden yana olduğunu söyledi. Yaptığı çalışmalarla Türkiye'yi dünya ülkelerinde temsil eder duruma gelen BUEK'larının Türkiye'ye önemli kazanımlar sağladığını kaydetti. Bahçeşehir Koleji’nin yurt içinde 99 ve Kanada’da açılan kampüsü ile 100 kampüse ulaştığını ifade eden Enver Yücel, Uğur Okulları’nın ise Türkiye genelinde 104 okul ve 25 kampüsü olduğunu söyledi. Üniversite ve dil okulu olarak ABD Washington, Kanada Toronto, Almanya Berlin, Gürcistan Batum da kampüsleri olduğunu kaydeden Yücel, Kıbrıs’a da yeni yatırım yaptıklarını açıkladı. Roma, Hongkong, Toronto, Silikon Vadisi’ndeke merkezlerine dikat çeken Yücel, Uğur Okullarının da 50. Yılda 50 kampüs hedeflediklerini vurguladı. BUEK Başkanı Enver Yücel, SÖZCÜ’den Murat AYDIN’ın eğitimle ilgili sorularını yanıtladı.
BİZ DE ABD'NİN YAPTIĞINI YAPABİLİRİZ
Soru: Türk Eğitim Sistemi'ni nasıl buluyorsunuz?
Cevap: Bu soruya şöyle bir hatırlatma ile cevap vererek başlamak istiyorum. Amerika'ya giden öğrenci sırılamasında Türkiye 13. sırada yar alıyor. Neden bizim çocuklarımız Amerika'ya gitmeye ihtiyaç hissediyor. Biz de Amerika'nın yaptığını gayet iyi yapabiliriz. Sistemimizi ele alıp düzenlemeleri yaparsak bu olur. Biz Bahçeşehir olarak bunu yapıyoruz. Bugün 3 bin yabancı öğrencimiz var. Buna eğitimin yanı sıra eğitim turizmi olarkata bakmak lazım. Biz sistemimizi geliştirip Türkiye'yi eğitimin cazibe merkezi haline getirirsek çok ciddi ekonomik girdiler de sağlarız. Sağlık sektöründe olduğu gibi. Tabi bunun için eğitim sisteminin yanı sıra ülkedeki huzur ve güven ortamı da önemli.
120 MİLYON DOLAR EĞİTİM İHRACATI
Soru: Siz 3 bin yabancı öğerncinizin olduğunu söylediniz. Bunun Türkiye'ye ekonomik getirisi nedir?
Cevap: Eğitim çok önemli. Eğitim için gelen her öğrenci yılda bu ülkeye 30-40 bin dolar para bırakıyor. Bahçeşehir Üniversitesi'nin yabancı 3 bin öğrencisi var. Her yıl 120 milyon dolar eğitim ihracat yapıyorum. Bu senede şampiyon oldukTürkiye'de. Bu öğrenciler para bıraktığı gibi Türk kültürünü de alıyor. Dilimizi öğreniyor ve gittiklerinde ülkelerinde Türkiye'nin tanınmasına katkı sağlıyor. Birleşmiş Milletler gibiyiz. 104 ülkeden öğrencimiz var. Amerika'dan 67 öğrenci bizi tercih etti. Fas'ta mezunlar ofisimiz, Bakü'de mezunlar derneğimiz var. Güney Afrika'dan 1002 öğrencimiz var.
Peki Türkiye bir Amerika, İngiltere olamaz mı eğitim sektöründe?
Cevap: Bu açtığınız konu çok önemli. Bir ülkenin genel kurmay başkanının çocuğu bizde, bir ülkenin bakanının çocuğu bizde, eğitimle böyle bir ilişki başlıyor. Bu bir sektördür, sadece biz, özel vakıf üniversiteleri olarak değil, devlet olarak da yapmamız lazım. Ama devlet bu konuda bizimle rekabet ediyor. Yabancı öğrencileri bedava alıyor.
BİZDE YABANCI ÖĞRENCİ BEDAVA OKUYOR
Bakın şimdi, Amerikadaki bir devlet (State Üniversitesi) yabancı öğrenci gittiği zaman ücretinin iki katını alıyor. Amerikalı 6 bin dolar ödüyor, ama yurt dışından bir öğrenci oraya gittiği zaman 10 bin-12 bin dolar ödüyor. Bizde ise yabancı öğrenci bize geliyor, bedava okuyor. Böyle birşey olur mu?
Soru: Bahçeşehir Eğitim Kurumları bu kadar nasıl büyüdü. Farklılıklarınız neler. Neden tercih ediliyorsunuz?
Cevap:Biz dünyadaki gelişmeleri anlık takip ediyoruz. Ona göre çalışıyoruz. Türkiye'de ilkleri ortaya koyuyoruz. Fen ve Teknoloji Liselerini kurduk. Fen ve Teknoloji liselerinin sayılarını artırmak amcımız.
EN BÜYÜK PROJEM FEN VE TEKNOLOJİ LİSELERİ
En büyük projen nedir? denecek olursa, Fen ve Teknoloji Lisesi’dir. Bu kültürdür, şimdi bu okulu şuanda 5 noktada açmış bulunuyoruz. Toplamda 15 noktada Fen ve Teknoloji Liseleri Türkiye’nin olacaktır. Dilerim bunu devlet okulları da örnek alıp bir kaç tane yapar. Bu bizim Türkiye’mizin geleceğindeki bilim insanlarımızın ve dijital dönüşümü sağlayacak gençler olacaktır. Önemsediğim bu projeyi şimdi İstanbul’da ve İzmir’de inşa ediyorum. Belki bu dünyanın en iyi STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) okullarından birisi, bir kaç tanesi olacaktır. Artık öğrendiğimiz bu işin uygulamasını da yapıyoruz uluslararası boyutta danışman hocalarımızla birlikte. İzmir'deki yatılı olacak. 47 ilden yatılı öğrencilerimiz var.
BOĞAZDAN PETROL DE AKSA...
Türkiye'de eğitimin dönüşümünün en öncelikli tarıfı STEM eğitimidir.
Siz eğer Türkiye’deki milli gelirimizi 10 bin dolardan 20 bin dolara çıkarmak istiyorsanız, katma değeri yüksek üretim yapan gençler, bireyler yetiştirmemiz lazım. Bunların yetiştirilmesi eğitimle mümkün, başka birşeyle mümkün değil. Şu gördüğümüz boğazdan petrol de aksa, biz eğitim öğretim sistemimizi eğer, doğru düzgün rayına sokamaz isek yine zengin olamayız.
HEP SATIN ALIYORUZ
Ne diyoruz İstanbulumuz'da da Türkiyemiz'de de Allaha şükür her şeyimiz var. Doğru var. Ama hep satın alıyoruz. Hep tüketiyoruz. Artık üretmemiz lazım. Üretiminde yolu, bu devirde okullardan eğitimden geçiyor. Dünyadaki gençler hangi anlayışla okuyorlarsa bizim de bunu Türkiye’ye getirmemiz lazım. Fen ve Teknoloji Liselerimiz Türkiyedeki tek lisedir. 11 yıl oldu. Bu okulu Amerika’nın bu alanda en iyi lisesini model alarak kurduk. 11 yıl önce bir model olarak Türkiye’ye getirdiğimiz bu modelin meyvelerini almaya başladık. Bu gençler, bu çocuklar, mezun olmaya başladı. Yani ürünlerimizi gördük.
BİLİM İNSANLARI YETİŞTİRELİM
Yaptıkları işlerden sonuç aldık. Elimizde artık ürün var. Şimdi artık devlet olarak sende yap. Fen ve Teknoloji Lisesini 20 tane daha aç. Aç ki bizim geleceğimizin bilim dünyası insanlarımızı yetiştirelim. Bunun başka hiç bir yolu yok. ArtıkNesnelerin internetini konuşuyoruz. Makinaların bir birine bağlanacağını konuşuyoruz. Evinden yemeklerin pişirileceğin konuşuyoruz. Böyle bir dünya... Dolaysıyla böyle bir ekonominin içine doğru gidiyoruz.. Eğer bu anlayışla birey ve gençleri iş gücüyle yetiştiremezsek geri kalırız. Bunun yolu eğitim bunu da mutlaka yapmamız gerekir. Ne diyorum yapmak lazım, yapacaktık, cak-cuk da demiyorum. Yaptık ürün ortada, başarı ortada model ortada... Gelin Türkiye’nin okullarında bunu uygulayalım.
BİR ÇOCUK DA SEN OKUT
Soru: Fen ve Teknoloji Lesileri’nde öğrencileri kuyuya düşen ve 'Kuyu' adı verilen köpeğin kurtarılmasına yönelik robot yaptı. Bu nasıl oldu?
Cevap: Tabi insan hem grurulanıyor, hem de üzülüyor. Öğrenci diyor ki Hocam, NASA’nın Boing’in desteklediği takımlarla yarışıyoruz. Bizde böyle bir güç böyle bir kudret yok. Bu okula tabi, Kuyu köpeği kurtarma hikayesinden başladı. En hoşuma giden, 10-15 kişi 50 bin, 100 bin lira para bağışlamış okula... O da çok güzel birşey. Türkiye’nin iş dünyasının tüm okullara el atması lazım, desteklemesi lazım.
Soru: Devlet neden sahip çıkmıyor bu çocuklara?
Cevap: İş adamları neden sahip çıkmıyor. Biz devlete dedik ki, biz böyle biyle bir okul yapıyoruz. Bütün öğrenciyi burslu alıyoruz... Harçlığına kadar veriyoruz.. Bir çocukta sen okut. Sen okutamıyorsan, yatılı parasını ver. Cep harçlığını ver. Bu kültürümüz yok. Örneğin Samsun’da Fen ve Teknoloji Lisesi var. Burda 20-25 öğrenci var. Samsun bu öğrencileri ücret almadan okutamaz mı? 20 tane iş adamı. Bir öğrenci yıllık 30 bin liraya mal oluyor bize. Hepsi burslu okuyor. Her birin de 24 öğrenci var. TEOG’un ilk 200’ünden alınıyor. Sadece sınava göre değil mülakatta yapıyoruz. Tercihimiz full yapanlar.
Soru: Türkiye'de Üniversite giriş sınavlarını nasıl buluyorsunuz?
Cevap: Türkiya'de sınav sistemi herşeyi bitiriyor. Lise kabul sistemimiz var. TEOG olmayacak. Bunu yıkmamız lazım. Örnek verecek olursak, Amerika’daki üniversitelerin öğrenci kabulü Türkiye’deki gibi değil. Türkiye benzer örneği sadece bir sınavı var. Bütün öğrenciler Amerika’daki Üniversitelere girişte hem ABD vatandaşı, hem yabancılar SAT sınavına giriyor. Ama sadece sınav baz alınarak üniversiteler öğrenciyi kabul etmiyor. Lisede ne yaptığınızı gösteriyorsunuz. Projeleriniz varsa onları gösteriyorsunuz, neden tercih ettiğinizi söylüyorsununz. Sonra üniversitenin seçim komitesi değerlendiriyor öğrenci kabul ediyor. Burslu mu, bursuz mu ona karar veriyor.
Türkiye'den de çok sayıda öğrenci ABD'ye ve diğer gelişmiş ülkelere gidiyor? Bir nevi beyin göçü... Bunu nasıl önleyeceğiz?
Cevap: Bizim Stanfurt a gönderdiğimiz ikinci öğrencimiz. Projesiyle kabul gördü. Çünkü aynı zamanda o kızımız Microsoft’ta kadın genç girişimci ödülünü aldı. Bunlar toparlandığı zaman, Amerika’daki üniversiteler böyle kabul görüyor. Amerikada üniversiteler öğrencinin ne yaptığına ayrıntısına kadar bakıyor. Almayı kabul ettikten sonra maddi durumuna bakıyor. Yetersiz ise burs veriyor. Parası varsa da parasını alıyor. Böyle olunca Amerika’daki öğrenciler öne çıkıyor. Bahçeşehir Üniversitesi'nde 4 yıldır bunu uygulamaya çalışıyorum.
STANFORD ÜNİVERSİTESİ PROJE İÇİN ARADI
Soru: Öğrencilerinizin ciddi başarıları var yurt dışında. Robotik bir yarışmada şampiyon oldular. Bu konudaki görüşleriniz?
Cevap: Gençler New York’ta Robotik te bir yarışmaya girdi. Şampiyon olup döndüler. Sonra daha büyük bir yarışmaya 4500 takımın yarıştığı yarışmada ilk üçe girdiler. Eğitimde liselerde, üniversitelerde bu tür başarı yakın zamanda elde edilemedi. Yetkililerin ilgililerin buna duyduğu hassasiyete bakıyorum. Medyanın kamuoyuyla paylaşmasına bakıyorum. Maalesef yok. Bunlar, heveslendirilmeli, teşvik edilmeli. Gelişmiş ülkelerideki böyle oluyor. Bu gençlere Stanford Üniversitesi ta oralardan bulup, en azından ‘kuyu’ köpek hikayesinde buraya mektup yazabiliyor.
Eğitimin daha da gelişmesi için neler yapılmalı. Tavsiyeniz nedir?
Cevap: Türkiye’de eğitime ayrılan arazi, kaynak yeterli değil. Buralarda daha fazla teşviklerin olması lazım. Bir konut bir iş yeri nasıl yapılıyorsa eğitim için de aynı ücretleri vermek durumundayız. Eğitimin kamusal değeri oldukça fazla. Üniversitenin dışındakiler kar amaçlı, doğrudur. Ama sadece kar edene değil, topluma da büyük karlar ve yararlar sağlayan bir alandır.
EĞİTİM POLİTİKASI DEĞİŞMELİ
Soru: Eğitimde fırsat eşitliği var mı? Eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Eğitim politikalarında değişim olması lazım. Eğitimin finansmanı çok önemlidir. Eğitimi kim finansman etmeli, nasıl edilmeli? Türkiye sosyal bir devlet. Sosyal adaleti çok önemli. Özellikle de eğitimde fırsat eşitliği çok önemli. Öğrencilerin gittiği okullar arasında elbette farklılıklar olacaktır, dünyanın her yerinde var, ama uçurumlar olmamalı. Ben eğitimin kimin tarafından yapıldığına değil, eğitimin kalitesine bakarım. Eğitimi ister devlet, ister özel, ister vakıf sektörü, ister yerli, ister yabancı yapar. Eğitim mükemmel ve iyi olmalı. Kaliteli olmalı. Devlet de bunu çok iyi denetlemeli. Meseleye böyle bakıyorum. Gelişmiş ülkelerde de bu böyle.
EĞİTİMİ REKABETE AÇACAKSIN
Soru: Eğitim kalitesini artırmak için ne yapmalı?
Cevap: Kaliteli olsun demekle kaliteli olunmaz. Eğitimi rekabete açacaksın. Ne diyorsunuz özel okullarda dil daha iyi öğretiliyor, diğer alanlarla ilgili fendir matematiktir, devlet okullarında da iyi olanlar tabi ki var. Eğitimi rekabete açacaksın. Eğitimi rekabete açmadıktan sonra başarılı ve kaliteli yapma şansımız mağalesef yok.
Soru: Öğretmen eğitimi de önemlimidir, öğretmen seçimini nasıl yapıyorsunuz.?
Cevap: Eğitim öğretimde öğretmen eğitimi bu işin merkezidir. En başıdır. Türkiye’de hangi sistemi uygularsan uygula, istersen kötü bir sistem olsun, ama öğretmenin iyiyse, o sistemde iyi sonuç alınabilir. Dünyanın en iyi sistemini getir, onu uygulayacak öğretmenin yoksa yine başarısız olursun. Öğretmen eğitimi, öğretmenlerin hem hizmet içindeki eğitim, hem öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin durumu bana göre çağın gereksinimlerine cevap vermeli ve bunlar uygulamanın içinde olmalı.
OKULLARDA ÜNİVERSİTE MODELİ
Soru: Bahçeşehir Üniversitesi bu konuyla ilgili ne yapıyor?
Cevap: BAU Türkiye’de ilk kez öğretmen yetiştirme politakasında bir değişime gitmiştir, okulda üniversite modeleni getirmiştir. Öğretmen adaylarımız, yılın yarısını üniversitesinde, yarısını okullarda geçirmektedir. Okulların içersinden gelmeyen öğretmenin başarılı olma şansı yoktur, zayıftır, en azından bir kaç yılı heba olmuş demektir. Hatta bununlada kalmıyoruz, öğretmen adaylarımızı diğer ülkelere de göndererek stajlarını uluslararası boyutta yapmalarını sağlıyoruz. Örneğin Kanada’da aldığımız okullar. Washıngton, Toronto’daki dil okullarımız üniversitelerimiz, kurslarımız o bölgelere de öğretmen adaylarımızı gönderiyoruz.
Soru: Özel okullara devletin açtığı teşvik yeterli mi?
Cevap: Bir öğrenci benim param yok ben okuyamdım dememelidir. Herkesin adilce eşitçe okuyabileceği bir ortam oluşturulmalı. Özel okullar zengin aile çocuklarının gittiği kulüpler değildir, olmamalıdır. Toplumda dışarıya çıktığın zaman nasıl ki her kesimden insanlar varsa, bu okulda da bunlar olmalıdır. Ve öğrenciye bir müfredatı ezberletmekten çok dünya vatandaşlığını kavratmamız lazım. Dünya vatandaşı olan bireyler ortaya çıkarmamız lazım.
İNSANLAR BİRBİRİNİ BOĞAZLIYOR
Bu gün özellikle bizim coğrafyamızda insanlar bir birini boğazlıyor. Hatta aynı medeniyete sahip insanlar da bunu yapıyor. Neden, niçin, önüne nasıl geçeriz? Anaokulundaki empati kültürü ile olur. Anaokulundaki çocuğa bu dersleri vereceksin. Karşındakine yanındakine saygı ve sevgi anlayışı ve kültürünü vereceksin. Türkiye’de veya bölgede bir anket yapsan, komşunu kimistersin desen, herkes kendisiyle aynı şeyi ister. Farklılıklar olsun isteriz. Her birisini kır çiçeçği gibi düşünün farklı rengarenk olsun. Ama bunları eğitim sistemimizin içine monte edemiyoruz.
Soru: Eğitim bakanı olsanız ilk yapacağınız iş ne olur?
Cevap:Öğretmen yetiştiren kurumların rehabilite edilmesiyle başlarım. Öğretmenlik mesleğine herkesin girmesi için, (Nasıl ki Finlandiya’da herkes önce öğretmen olmak istiyor) madde ve manevi bunun değerini artırırım. Benim geleceğimi inşa edecek mimar öğretmenlerdir. Benim yetiştirdiğim öğretmen piyasada kabul görüyorsa sektörde son sınıftan gel seninle sözleşme yapalım deniliyorsa o zaman benim üniversitem talep görüyor demektir.
ÖĞRETMENİ ANKARA’DAN SEÇEMEZSİNİZ
Tabi ki ben öğretmenimi seçerken sınava da tabi tutarım, mülakata da tabi tutarım. Devlet okullarında da bu olmalı. Öğretmeni Ankara’dan seçemezsiniz. Müdüre yetki vereceksiniz. Okul müdürüne vermiyorsan il, ilçe Milli Eğitim Müdürü'ne verirsin. Bu anlayışı bütünüyle değiştirmek lazım. Ben her yıl 1000 öğretmen alıyorum. Bin öğretmeninin eğitime, bize adaptabyonu neredeyse bir yıl alıyor. Niye ben o öğretmenle var oluyorum .
Gelecek hedefleri nelerdir Bahçeşehir’in ?
Cevap: Eğitim eğitim, eğitim... Uluslararası bazda bakıp Türkiye’deki Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumlarının bir Türk markası olarak dünyada etkin olmasını arzu ediyoruz. Bizim markamız olsun, Türkiye’nin markası olsun, hemde bu kolay alan değil, eğitim alanı. Bu alanda, daha fazla yayılmak dünyalı olmak istiyoruz. Global dünyanın bir oyuncusu, ferdi olmak istiyoruz. Bu gün Lise olarak sadece Kanada da varız.
Dilokulu olarak ise Kanada Toronto, Amerika, Almanya Berlin’de , Üniversite olarak Washington, Almanya Berlin, Gürcistan Batum da var ve Kıbrıs’ta açılıyor. Roma, Hongkong, Toronto, Silikon Vadisi’nde merkezlerimiz var. Hiç bir üniversite her alanda çok güçlü olamaz. Öğrenciyi dünyada dolaştırmak istiyoruz. Bunun en güzel örneği Erasmus projeleridir... Yani, Mimarlık öğrencimize diyoruz ki, bir dönemini Berlin’de okuyabilirsiniz. Yazları git Roma’da ders al diyoruz... Siyaset Bilimi öğrencilerine git bir dönem Washington’da ol diyoruz. Beyazsaray’a en yakın üniversite biziz. Artık dünyanın her yerinden öğrenci kabulüne başlayacağız.
EĞİTİM SİVİLLEŞMELİ
Otel; devletin oteli yok, niye yok.. Resteroantı da yok. Peki eğitimin hepsini elinde neden tutuyorsun. Eğitim sivilleşmez ise olmaz. Eğitimi bir torna tezgahina benzetmeyeceksin. Ben buradan öğrenciyi koyarım, burdan hepsi aynı çıkar demeyeceksin. Herkesin dünyası farklı. Herkesin parmak izi farklı. O zaman herkese mümkünse o anlayışına göre eğitim ver. Bugünün eğitimi artık fabrikasyon eğitim değil. Bugünün eğitimi kişiselleştirilmiş eğitim. Kişiye göre bir eğitim. Artık okul binaları da, öğrenme ortamları da değişiyor. Amaç her bir çocuğu, bir birey, bir dünya kabul edip eğitim öğretimi ona göre vermek gerekir.
Hedefte 'bomba imha robotu' var
Fen ve Teknoloji Liselerinin eğitimin olmazsa olmazı olarak niteleyen Enver Yücel, Milli Eğitim'in ve diğer özel eğitim kurumlarının buna öncelik vermeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Yücel'in, okulların başarısı ile ilgili bilgi verirken mutluluğu ise gözlerine ve yüzüne yansıyor. Yücel, “LYS’de öğrencilerimizin yüzde 50'si ilk 100'de, yüzde 60'ı ilk 200'de, yüzde 80'i ilk 500'de yer alıyor. Bahçeşehir Koleji Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesinden Mert Gökduman, 2017 YGS’de Türkiye 2’incisi oldu. Öğrencilerimiz ulusal sınavlardaki başarılarının yanı sıra gerçekleştirdikleri projeler, FRC şampiyonalarında aldıkları ödüller ve akademik başarılarıyla dünyanın önde gelen saygın üniversitelerine burslu olarak kabul ediliyor” ifadesini kullandı.
ROBOTİKK KOL ÇALIŞMASI
Enver Yücel'le röportajımız sırasında aynı masada oturduğumuz Türkiye'nin genç bilim adamları hedeflerini açıkladılar. Kuyu adlı köpeğin kanalizasyon çukurundan kurtarılması için robot geliştirip yardıma gitmeleriyle Türkiye ve dünyanın dikkatini çeken genç bilim adamları "Hedefleriniz ne sorusuna"Bomba imha robotu yapacağız. Şimdiki robotların eksiklerini hatalarını öğrendik. Onunli ilgili çalışmalar yapacağız. Her yıl 30 binden fazla kedi ağaçta mahsur kalıyor. Bu gibi vakaların tekrarlanmaması için robotik kol çalışmalarımız devam ediyor" diye cevap verdiler.
İşaret dilini tercüme eden cihaz geliştirdi,
Stanford’dan burslu kabul aldı
Bahçeşehir Koleji Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’nden 2016-2017 eğitim öğretim döneminde mezun olan Neval Çam, Stanford Üniversitesi’ne kabul edildi. Naval Çam'ın bu başarısını anlatan Enver Yüvel şu bilgileri verdi: Neval Çam’ın başvuru dosyasına koyduğu ve aldığı kabulde büyük payı olan bir projesi vardı: Leap Motion Aracılığıyla İşaret Dili Tercüme Cihazı. Sınıf arkadaşı İçten Bozkurt ile birlikte geliştirdikleri proje, Türk işaret dilinin leap motion adı verilen bir kontrol cihazı aracılığıyla yazıya tercüme edilebilmesini sağlayan bir programa dayanıyor. Bu programı geliştiren Neval Çam ve İçten Bozkurt, işitme ve konuşma engelli bireylerin günlük hayatlarında işaret dilini bilmeyenlerle de rahatça iletişim kurmalarına olanak sağlıyor.